Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Yönetim Kurulu üyeleri, beraberindeki 70 baro başkanı ve Gümüşhane Bayburt Bölge Barosunu temsilen Av. Mustafa Akbaş hain darbe girişimini kınamak ve dayanışma kararlığını göstermek üzere ilk olarak Büyük Önder Atatürk'ün huzuruna çıktı. Heyet daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret etti.
Feyzioğlu, Atatürk'ün mozolesine çelenk koymasının ardından Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları kaydetti:
Büyük Atatürk,
Demokrasi ve Cumhuriyet düşmanlarınca gerçekleştirilen 15 Temmuz işgal girişimi; Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Atatürk ilkelerine gönülden bağlı Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı mensupları, iktidar ve muhalefet partileri ile medyanın ve demokratik kitle örgütlerinin, bu çerçevede Türkiye Barolar Birliği'nin, istisnasız tüm baroların ve elbette göğsünü tanka siper ederek demokrasiyi koruyan kahraman vatandaşlarımızın kararlılıkla karşı durması sonucu engellenmiştir.
Bundan sonra el birliğiyle yapmamız gereken FETÖ’ nün devletimize verdiği zararı gidermektir. İşe, hiç kuşkusuz, adil, tarafsız, bağımsız, güven veren bir yargıyı inşa ederek başlamalıyız. Türkiye Barolar Birliği, 79 baromuz ve 100 bin avukatımız, dün olduğu gibi bugün de göreve hazırdır.
Şehitlerimizi; rahmet ve minnetle anıyoruz, kahraman gazilerimize acil şifalar diliyoruz.
Vatanın her köşesinden baro başkanlarımızla, en derin saygılarımızla.
Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı ziyaretinde yaptığı konuşmada ise şunları söyledi:
Sayın Cumhurbaşkanım,
Size ve şahsınızda Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türkiye'nin her ilinden gelen baro başkanlarımızla birlikte geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha yineliyoruz. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Milli birlik ve beraberliğimiz için dayanışmamızı bir kez daha vurguluyoruz.
15 Temmuz'da, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içine sızmış hain FETÖ mensuplarının işgal girişimi, Sizin liderliğinizde 78 milyon vatandaşımızın tek vücut olmasıyla püskürtülmüştür.
15 Temmuz'u takip eden süreçte yaptığımız değerlendirmelerin birinde, "Kalkışmanın taktik hedefi Cumhurbaşkanı, stratejik hedefi ise Türkiye Cumhuriyeti'dir" demiştik. Zaman içerisinde elde edilen veriler bu tespitimizi doğrulamıştır. Türkiye Cumhuriyeti o gece bir büyük felaketin eşiğinden dönmüştür.
Ancak sizin de işaret ettiğiniz gibi tehlike geçmemiştir. FETÖ adlı hain örgüt sadece bir araçtır. Bu örgütün arkasındaki güçler, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya, jeopolitik konumu ve bu bölgede yaşanan büyük menfaat çatışmaları olduğu gibi durmaktadır.
İşgale karşı Türkiye Cumhuriyeti'nin arkasında saf tutmak hepimizin asli görevidir.
Bu çerçevede;
Türkiye Barolar Birliği ve istisnasız 79 baro olarak 15 Temmuz gecesi henüz Ankara ve İstanbul'da çatışmalar devam ederken demokrasiden yana tavrımızı kamuoyuna ilan ettik.
TBB Başkanı sıfatıyla çok sayıda yabancı televizyon, radyo ve gazeteye mülakat vererek işin esasını ve işgalciler başarılı olsaydı sadece demokrasinin askıya alınmakla kalmayacağını, Türkiye'nin bir büyük iç savaşa sürükleneceğini açıkladık.
İlişkide olduğumuz 72 uluslararası meslek örgütüne olayın aslını açıklayan bir yazı gönderdik.
O günden bu güne; Adalet Bakanımız ve bürokratlarıyla yakın ilişki içerisinde çalışmalarımızı sürdürdük ve sürdürmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Adalet Bakanlığı'yla TBB'nin oluşturduğu koordinasyon kurulu, soruşturmalarda yaşanan aksaklıkları gidermek için önemli mesai sarf etmektedir.
Altmışın üzerinde baromuzla birlikte Gazi Meclisimizi ziyaret ettik, Meclis Başkanımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunduk, kendilerinin talebi üzerine Genel Kurul'u selamladık.
Sayın Cumhurbaşkanım,
FETÖ’ nün en çok istediği, suçlunun suçsuzdan ayrılmaması, böylece gerçek FETÖ mensuplarının orta vadede mağdur konumuna yükselip, özellikle uluslararası kamuoyunda itibar kazanmasıdır. Bunu önlemenin yolu; Sizin, Sayın Başbakanın ve Sayın Adalet Bakanının da sıklıkla ifade ettiği üzere, devletimizin eylem ve işlemlerinde hukuka uygun davranıyor olmasıdır. Buna göre, adil yargılanma, savunma, avukatın yardımından yararlanma, suçsuzluk karinesi, haksız yere lekelenmeme haklarına ve hak arama özgürlüğüne hem vatandaşlarımızın menfaati hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin üstün menfaati gereği azami saygı gösterilmesi gereklidir. Bu hakların ihlali öncelikle kanlı terör örgütü FETÖ'ye ve onunla işbirliği içinde olduğunu çeşitli vesilelerle gördüğümüz bölücü örgüte yarayacaktır. Biz avukatların savunma görevimizi layıkıyla yapması, suçlunun suçsuzdan ayrılmasını sağlayacaktır.
Öte yandan, uluslararası kamuoyuna FETÖ'yü ve FETÖ'ye karşı yürütülen haklı mücadeleyi anlatma yükümlülüğümüz vardır. Bu amaçla bir çalışma grubu oluşturulacak ise burada en etkin şekilde yer almaya ve tüm dünyaya Türkiye'de olanları en önde anlatmaya talibiz.
Bu noktada Türkiye Barolar Birliği olarak 18-23 Eylül 2016 tarihlerinde katılacağımız ABD'nin başkentinde yapılacak olan Uluslararası Barolar Birliği Genel Kurulu Toplantısından en etkin şekilde yararlanacağımızı Sayın Adalet Bakanımıza ifade etmiştik. İki buçuk milyon avukatı temsil eden bu uluslararası örgütün toplantısı vesilesiyle dünyanın önde gelen barolar birliği başkanlarıyla, ABD yüksek hâkimleriyle, senatör ve temsilciler meclisi üyeleriyle görüşmeler yapma imkânı bulacağız. Adalet Bakanımıza ve Dışişleri Bakanımıza verdikleri destek için teşekkür ediyor, Sizin de desteğinizle büyük bir başarı sağlayacağımızı düşünüyorum.
78 milyon vatandaşımızı kucaklaştırmanın tek yolu, adalet paydasında buluşmaktır. Hukukun üstünlüğüne güven sağlandığında, etnik kökeni, mezhebi, dini, dili, inancı ne olursa olsun vatandaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla hem gurur hem güven duyacaklardır. Böylece ülkemizi bölmek, bizi birbirimize kırdırmak isteyen sinsi yapıların planları da sonsuza dek boşa çıkmış olacaktır.
15 Temmuz sonrasının Kuvayi Milliye ruhunun ve yapıcı ortamının bir daha bozulmamak üzere sürdürülmesini ve tüm toplumsal ilişkilere hâkim kılınmasını diliyoruz .