ABD BAŞKANI BİDEN'IN 1915 OLAYLARINA DAİR YAPMIŞ OLDUĞU 24 NİSAN TARİHLİ AÇIKLAMASINI KABUL ETMİYOR VE EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE KINIYORUZ.
Tarih: 25.04.2021 | Okunma Sayısı:
785
ABD Başkanı Biden'ın 1915 olaylarına dair yapmış olduğu 24 Nisan tarihli açıklamasını kabul etmiyor ve en güçlü şekilde kınıyoruz.
Yıllardır arşivlerin açılması ve meselenin tarihçilere bırakılması yönündeki sağduyulu çağrılarımıza rağmen, siyasi düşüncelerle yapılan bu tip açıklamalar maksatlıdır ve tarihi gerçeklerle çelişmektedir.
Ermeni meselesinin bilimsel açıdan değerlendirilebilmesi için, ABD ve İngiltere başta olmak üzere batılı devletlerle Rusya, Gürcistan ve Ermenistan devletlerinin o döneme dair arşivlerinin erişilebilir olması gerekir. Halbuki konuyu tarihi anlamda açıklığa kavuşturacak bu kaynaklar ya tamamen kapalıdır veya kısıtlı olarak bilim insanlarının çalışmalarına açılmıştır. Oysa Türkiye bu hadiseye ilişkin kaynakları tamamen ve kısıtlamasız olarak açmış bulunmaktadır.
İşin bir başka ve önemli yönü ise hukuki boyutudur. Radikal Ermeni çetelerinin 1890’dan 1896’ya kadar devam eden isyanları ve 1. Dünya savaşında paramiliter unsurların yarattığı tedhiş ve katliamlara karşı Osmanlı Devleti "Muvakkat Sevk ve İskan Kanunu” ile meşru müdafada bulunmuştur.
1915 yılının 27 Mayıs’ında kabul edilen bir kanunla, Ermeni toplumunun bazı kesimlerinin bir yerden başka bir yere -ama başka bir ülkeye değil-, devletin bir noktasından yine başka bir noktasına nakillerini ön gören bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu olağanüstü süreçte Ermeni toplumunun paramiliter örgütlerinin cephe gerisindeki masum insanlara yönelik katliamlara girişmesi ile Osmanlı Devleti acilen bu konuyu hukuk zeminine taşımak zorunda kalmıştır.
Sevk ve İskân Kanunu ile Osmanlı Devleti, kendisine isyan etmiş ve silah doğrultmuş olan Ermenileri hâlâ vatandaş olarak görmüş, onları sınır dışı etmek yerine bir başka noktada yaşamlarını sürdürebilecek şekilde karar almıştır.
Osmanlı Devleti topraklarında, İngiltere ve Fransa’nın desteğinde ve ABD’nin himayesinde bir Ermeni Devletinin kurulmasına yönelik çalışmalar, Türk milletinin 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren Mustafa Kemal Paşa liderliğinde yürütmüş olduğu “İstiklal Harbi” neticesinde imzalanan 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması ile son bulmuştur.
Bu antlaşma, ulus devlet olarak kurulan yeni Türk Devleti’nin hukuki varlığı ve sınırlarını tüm dünyaya kabul ettirmiştir.
Böylelikle batılı devletlerin istismarına açık olan “Ermeni Meselesi” veya “Şark Sorunu” da ebediyete kadar kapanmıştır.
Uluslararası ve yabancı mahkemelerde görülen davalarda da Türkiye’nin ve Türk tezinin haklılığı ortaya konulmuştur.
Bu çerçevede, hukuki veya tarihi hiçbir dayanağı bulunmayan, tamamen Türkiye’ye karşı bir şantaj maksadı taşıyan ABD Başkanı Biden’in açıklaması kabul edilemez. Son iki yüz yıl boyunca kaybettiği coğrafyalarda soykırım, katliam ve etnik temizliğe maruz kalan Türk Milleti soykırım faili olamayacak yegane topluluktur.
İki yüz yıl önce Müslüman ve Türklerin çoğunlukta olduğu Mora ve bugünkü Ermenistan topraklarında tek bir Türk kalmamış olması, kimin veya kimlerin soykırım faili, etnik temizlik sorumlusu olduğunu ortaya koymakta yeterlidir.
Koca bir Amerika kıtasını, zamanının biyolojik silahlarıyla yerli halklarından arındıran, dünyanın hemen her tarafında vahşet ve yıkımlarla birlikte büyük katliamlar, soykırımlar gerçekleştiren; gözünü kırpmadan nükleer silahlarla iki şehri yok eden ABD, 1915 olayları ile ilgili söz söyleyebilecek son ülkedir. Daha dün Körfez Operasyonu ile yarattığı yıkım dünya kamuoyunun hatıralarında olanca canlılığı ile yaşamaktadır.
Dahili ve harici bedhahların işbirliği ve çabalarına rağmen soykırım günahı bu milletin üzerine yapışmayacak, bu hususta başımız asla eğilmeyecektir. Bizlerin devletten beklentisi, genel kınama söylemlerinden uzaklaşılarak, bu emperyal tavır ve tutum karşısında ülkemizdeki ABD lehine olan tüm avantajlı anlaşmaların gözden geçirilmesi ve gereğinin yapılmasıdır.
Aşağıda ismi bulunan barolar olarak ABD Başkanı'nın 1915 olaylarına dair yapmış olduğu 24 Nisan tarihli açıklamasını kabul etmiyor ve en güçlü şekilde kınıyoruz.
1. Afyonkarahisar Barosu
2. Amasya Barosu
3. Ardahan Barosu
4. Aydın Barosu
5. Balıkesir Barosu
6. Bartın Barosu
7. Bilecik Barosu
8. Bolu Barosu
9. Burdur Barosu
10. Çanakkale Barosu
11. Çankırı Barosu
12. Çorum Barosu
13. Denizli Barosu
14. Düzce Barosu
15. Edirne Barosu
16. Elazığ Barosu
17. Erzincan Barosu
18. Erzurum Barosu
19. Eskişehir Barosu
20. Giresun Barosu
21. Gümüşhane-Bayburt Bölge Barosu
22. Iğdır Barosu
23. Isparta Barosu
24. Kahramanmaraş Barosu
25. Karabük Barosu
26. Karaman Barosu
27. Kastamonu Barosu
28. Kayseri Barosu
29. Kilis Barosu
30. Kırıkkale Barosu
31. Kırklareli Barosu
32. Kırşehir Barosu
33. Kocaeli Barosu
34. Konya Barosu
35. Kütahya Barosu
36. Manisa Barosu
37. Muğla Barosu
38. Nevşehir Barosu
39. Niğde Barosu
40. Ordu Barosu
41. Osmaniye Barosu
42. Rize Barosu
43. Sakarya Barosu
44. Samsun Barosu
45. Sinop Barosu
46. Sivas Barosu
47. Tekirdağ Barosu
48. Tokat Barosu
49. Trabzon Barosu
50. Uşak Barosu
51. Yozgat Barosu
52. Zonguldak Barosu